Aydın Tarihçesi

     
 Aydın İlinin Coğrafi Konumu ve Genel Tanımı
          Aydın:Doğu Avrupa,Orta Asya ve Orta Doğu üçgeninin tam ortasında yer alan,Türkiye'nin tarım,sanayi,iç ve dış ticaret ile turizm faaliyetlerinin birarada bulunduğu,ekonomisi en gelişmiş bölge olan Ege Bölgesi'nin orta yerindedir.
          Aydın ili Türkiye'nin güneybatısında yer alır.37.ve 38. kuzey enlemleri ile 27. ve 29. doğu boylamları arasında yerleşmiştir.
         Batı Ege denizinde açılan Aydın ili,kuzeyinde İzmir ve Manisa,doğusunda Denizli,güneyinde ise Muğla illeri ile komşudur.İlin kuzeyi ve güneyi engebelidir.

Kuzeyde doğu-batı doğrultusunda uzanan başlıca Hacetdede tepesi (1.831m),Karlıdede tepesi (1.732m) ve Aydın dağları (1.500m) yer alır.Güneyini Çine çayı,Akçay,Dandalas Çayı ve kollarıyla yarılmış olan Menteşe dağları kaplar(Madranbaba 1.792 m, Karıncalıdağ 1,703m).Bu iki dağlık bölüm arasında,iki yandan faylarla sınırlanmış ve sonradan alüvyonlarla örtülmüş genç bir çöküntü alanı olan Büyük Menderes  ovası uzanır.İlin başlıca tarım alanı olan bu ova,zaman zaman özellikle batı  yarısında daha çok olmak üzere,Büyük Menderes ve kollarının taşkın sularıyla örtülür.Ovada yer yer kopmuş Menderesler,terk edilmiş çığırlar,sazlık ve bataklıklar vardır.Antik çağlarda,taşkın tehlikesi nedeniyle önemli yerleşmeler,ovanın daha yüksek olan kenarlarında dağlardan inen derelerin çökelttiği birikinti konikeri üzerinde kurulmuştur.Birinci derecede deprem alanı olan bölge birçok kez yıkıcı depremlere sahne olmuştur.Menderes ırmağı,taşıdığı alüvyonları çökelterek kendi oluşturduğu ovayı,tarih çağlarında da denize doğru ilerletmiştir.Bunun sonucunda Latmos körfezi günümüzdeki Bafa gölüne dönüşmüş,Milet liman kenti ve Lade adası da kara içinde kalmıştır.
         
        Büyük Menderes ırmağı'nn suladığı bereketli ovalar üzerinde 8007 km2 lik alanda kurulu olan Aydın,sahip olduğu toprak ve su kaynaklarının zenginliği ile Akdeniz iklimi sayesinde her türlü bitkisel üretimin yapılması gibi önemli bir tarım potansiyeline sahiptir.İl topraklarının yüzde 49,3'ünü oluşturan 395,494 hektar alanda tarımsal üretim yapılır.Geriye kalan arazilerin 298,000 hektarı orman,47,466 hektarı çayır-mera,14,271 hektarı göl ve bataklık,45,469 hektarı tarım dışı arazilerdir.
Kaynak:Aydın Valiliği İl Kültür Turizm yayını
Görsel Kaynak:Cumhuriyetin 75.Yıl'ında Aydın Valiliğinin Baskısıhttps://inciragasi.blogspot.com.tr/2016/02/aydin-diyari.html#more

           GEÇMİŞ TARİHTE  AYDIN
    Tarih Öncesi Çağlara Ait İlk Yerleşimler
    Günümüze kadar yapılan bilimsel araştırma ve arkeolojik kazılar sonucu elde edilen bilgilerden,yöremizde bulunan yazılı tarih öncesi yerleşimlerin başlıcaları; M.S.Joukowsky’nin bilimsel kazı ve araştırmalar yaptığı Karacasu ilçrsinin Geyre köyünde,üzerinde Aphrodisias antik kentine ait tiyatronun bulunduğu höyük ve Pelmeztepe  höyüğü,Aydın kenti yakınında Dedekuyusu denilen yerdeki Deştepe höyüğü Kalkolitik yerleşimi,Milet yakınındaki Kilik Tepe Neolitik yerleşimi,Kuşadası Kuştur tatilköyü yakınındaki ören yeri Phygela,Yılancı burnun’da ve ılıca tepedeki kiklopik duvarlar,Profesör Dr.Volkmar Von Graeve başkanlığında Milet ören yerinde yürütülen arkeolojik çalışmalar kapsamında Milet tarih öncesinde ait bilgi ve buluntular elde edilmiştir.
    Aydın tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalarda,özellikle Menteşe Dağları’nda bulunan  kaya resimleri ve prehistorik  izler bu tarihi günümüzden yaklaşık  onbin yıl kadar önceye  gittiğini göstermektedir.
    Araştırmacıların Ege’de ve Orta Anadolu’da  yaptıkları incelemelerde,Aydın ilinin ilk tarihi bilgilerine Hitit kaynaklarında rastlanmaktadır.
    Hitit kaynaklarına göre,batıda SEHA adında bir ırmaktan onun suladığı bir vadiden bahsedilmekte-dir.Bu hiç kuşkusuz Büyük Menderestir.Seha’nın kuzeyindeki topraklara ise ‘’Lukka’’ülkesi diyorlardı.Yine batı’da ise yeri belli olmayan ‘’Ahiyyawa’’dan söz edilmektedir.Lukka sözcüğünün daha sonra güneydeki Teke Yarımadasına yerleşecek olan Likyalılarla ilişkisi olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
    M.Ö.1340 ve 1309 yılları arasında hüküm sürmüş olan Hitit Kralı 2.Mürşil’in yıllıklarına ve diğer Hitit kaynaklarına dayanarak Apasa’nın Efes,Milivada’nın Milet,Pariyana’nın Priene,İlyada’nın Alinda,Walivanda’nın Alabanda olduğunu öğreniyoruz. Karacasu İlçesi’ndeki Afrodisias’ta durum daha da ilginçtir.Afrodisias’ın daha önceki adının Ninoe olduğunu öğreniyoruz.Bu isim buranın Mezopotamya ile ilişkili olduğunu açıklıyor.Daha sonraları Ege kıyılarına gerek deniz yoluyla,gerekse doğudan ve kuzeyden gelen kavimlerin bu yöreyi istila etmeleri sonucu yörede değişik medeniyetler gelişti.
    M.Ö.7-8.yy.da Batı Anadolu ya Trakyadan göç eden kuzey kavimleri, İç Batı Anadolu ve Menderes vadisine kadar yayıldılar.Nysa,Magnesia gibi kentleri bu boyların kurdukları ve daha önceki adı Atria olan Aydını da onardıkları kabül edilmektedir.
    M.Ö.400 de ise Spartalılar Aydın ve yöresini Perslerden geri almaya çalıştılar ama başaramadılar.M.Ö.334 de ise Büyük İskender tarafından alındı ve üs olarak kullandılar.M.Ö.190 da Roma İmparatorluğu tarafından Bergama Kralı Eumenes’in yönetimine bırakıldı.Neron döneminin sonuna kadar Ceasarec  adıyla anılan Aydın, M.S:1.yy.da Tralleis olarak anılmaya başlandı.                          

     Malazgirt Savaşını izleyen yıllarda Türklerin eline geçen bölge,11.yy.başlarında 1.haçlı seferlerinin ardından Bizanslılar tarafından geriye alındı.1187’de Anadolu Selçuklu Sultanı 2.Kılıçaslan Tralleis’i alarak şehrin adını Güzelhisar olarak değiştirdi.Ancak şehir kısa süre sonra tekrar geri alındı.105 yıl sonra Menteşe oğulları Beyi  Menteşe Bey,1282 yılında Tralleis ve Nysa’yı  geriye aldı.Tralleis’in adını yeniden 2.Kılıçaslan’ın verdiği isim olan Güzelhisar olarak değiştirildi.Menteşe beyliği egemenliği altındaki Güzelhisar,kısa süre sonra Aydın Oğulları beyliğine geçti.
    1425 de II.Murat tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katılan kent Anadolu Eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu.Batı Anadolu’nun önemli bir kültür merkezi olan Aydın 16 y.y sonlarından başlayan ve tarihte Celali İsyanları olarak bilinen ayaklanmalara sahne oldu.Bu ayaklanmalardan korunmak için halk şehrin etrafına  yedi kapılı sur çekti.
    1811 de İzmir,Saruhan (Manisa),Menteşe(Muğla),Antalya,Isparta sancakları kapsayan eyaletin merkezi oldu.Eyalet merkezi (1857) İzmir’e taşındıysa da bu yönetim biriminin adı ‘’Aydın’’ olarak kaldı.Anadolu’nun ilk demiryolu İzmir-Aydın arasında yapılıp işletmeye açıldı.27 Mayıs  1919 da Yunanlılar tarafından işgal edilen kent,30  Haziran 1919 da geriye alındı.Tekrar işgal edilen kent 07 Eylül 1922 de kurtarıldı.Gerçek anlamda bir harabe olan kent cumhuriyet idaresine geçer.Aydın ilinin yaralarının sarılması ve geliştirilmesi ilk günden itibaren özen gösterilmiştir.Türk ulusunun büyük lideri Atatürk 1924.1931.1937 yıllarında yöreyi ziyaret ederek,yöreye verilen önemi belirtmiştir.

Kaynak:Aydın Valiliği İl Kültür Turizm Müd.2008 Aydın Baskısı

    
Lidya Dönemi
    Merkezleri  Gediz havzasında Sardes kenti olan ve Batı Anadolu’da güçlü bir devlet kuran Lidyalılar,daha sonra MÖ 7.yüzyılda Büyük Menderes vadisine de egemen oldular.Örneğin,Ortaklar yakınındaki  Menderes Magnesiası,Kral Gyges (640-610) zamanında bu krallığa bağlıydı.
   Lidya ülkesi,Kral Krezüs zamanında (Mö 560-546) en parlak dönemini  yaşadı.İonya ve Karya bölgelerindeki siteler,Lidya’nın koruması ve gözetimi altında gelişerek zenginleşmekte,karşılığında Krezüs’e yüklü bedel ödemekteydiler.
   Tralles (Tralleis) kenti,Karya,Kilikya,İran,Suriye ve Uzak Doğu’dan gelen ticaret mallarının toplandığı ve ege limanlarına gönderildiği bir dağıtım ve transit merkezi  durumundaydı.Ayrıca;Büyük Menderes vadisinin zeytin,incir,üzüm,palamut vb. ürünleri de Milet limanından Yunanistan,Roma,Mısır ve Fenike’ye ihraç edilmekteydi.Böylece kendi kaynakları ve topladığı vergilerle olağanüstü zenginleşen Lidya,bölge ekonomisine her alanda önderlik etti ve dünyanın ilk parasını darb eden ülke oldu.

Pers İşgali İle Gelen Doğu-Batı Kaynaşması


    Lidya’nın egemenlik alanı doğuda Kızılırmak’a kadar uzanmasına rağmen,mağrur Krezüs,İran’da güçlenen Perslerin yayılmacılığına karşı koyamadı.Soğuk ve yüksek İran yaylasından bereketli ve sıcak Ege kıyılarına hızla akan Persler, Lidya Kralı Krezüs’ün altın ülkesini MÖ 546’da yerle bir ettiler.Hiç beklemedikleri böylesine büyük bir tehlike içinde kalan İonya siteleri direnmek istedilerse de,Kral Kyros’un Generali Mazares, Büyük Menderes vadisine girerek Prien ,Magnesia, Tralles ve Nyssa kentlerini dize getirdi.MÖ 500 yılında Yunanlılar’ın  kışkırtmasıyla Miletlilerin başlattığı ‘’İonya İhtilali’’ (MÖ 499) çok kanlı oldu.Persler bu ayaklanmayı acımasızca bastırdılar.Milet,yerle bir edildi.Halk doğuya sürüldü ya da köleleştirildi.Didyma Apollon Tapınağı yakıldı.İçindeki kutsal eşya ve hazineler İrana götürüldü.Batı Anadolu zenginliklerinden yararlanma sırası bu defa İranlılara gelmişti.Sardes’ten  Başlayan ve İran’da Susa’ya kadar uzatılan ünlü”Kral Yolu” , Persopolis’teki şah saraylarına,Ege,Karadeniz,Akdeniz ve Anadolu’nun kaynaklarından büyük paylar taşımaktaydı.Menderes havzasındaki Pers egemenliği yaklaşık 213 yıl sürdü.Persler Anadolu’yu bölgelere ayırdılar.Düzeni sağladılar ve kral yetkilerine sahip valilerle (satrap) yönettiler.Ticareti gelişmiş sitelerin işleyişine müdahale etmediler.Bu dönemde Greko-Pers denilen yeni ve özgün bir kültür sentezi oluştu.


   Makedonya Kralı Aleksander 
Makedonya Kralı Aleksander İonyada Pers Egemenliğine Son Vererek Helenistik Dönemi Başlatıyor
Yunanlılar’ın Batı Anadolu’daki İonya sitelerine arka çıkma girişimleri üzerine ,Pers Şahları I.Darius ve Kserkes,Atina’ya ve Isparta’ya uzun süren, uslandırma seferleri  düzenlediler.’’Medya’’’Peleponnes’’,‘’Mykale’’savaşları ve nihayet ‘’Kral Barışı’’yla noktalan vuruşmalar,her iki tarafı da hırpalamış,Atina yönetimi siyasi ve ekonomik olarak çökme noktasına gelmişti.Makedonya’dan inerek dağılmış Yunan birliğini sağlayan Philip ailesinin 20 yaşındaki genç Kralı Aleksander’in başlıca hedefi,bölgedeki Pers egemenliğine son vermekti.MÖ 334’te pek kalabalık olmayan,iyi eğitilmiş ordusuyla Truva yakınlarına çıktı.Hırslı ve hızlı seferiyle Anadolu’daki  Pers  ordularını ardarda yenerek, İran beşkenti Persapolis’e ulaştı.


   Zamanın en büyük imparatorluğunu kurmuş Persler’in  bütün topraklarına el koyan genç kral,böylece ‘’İmparator’’ ve ‘’Büyük’’ünvanlarını aldı.Batı Anadolu’da Perslere tutsak olan kentlerden Tralles,Menderes Magnesiası ve Nyssa,Aleksander’e direnmeden teslim oldular.Ancak Milet’te bulunan güçlü Pers garnizonu ve donanması karşı koydu.Büyük Menderes vadisinin kapısı sayılan bu kentin  kuşatılması sırasında Prien’de karargah kuran Aleksander’e halk sevgi gösterdi.Genç kral buna karşılık, kentlerinin onarımı  için onlara bağışta bulundu.Bugün Prien’de İskender Evi ve Tapınağı olarak anılan kalıntılar bulunmaktadır.Karya Satrabı Mausolosun kızkardeşi Ada’yı sürdüğü Alinda kenti de Aleksander’e kapılarını açtı.Bunun ödülü olarak Ada,Karya Kraliçesi ilan edildi.Tralles, odaksal konumu nedeniyle Karya ve Likya seferleri sırasında Aleksander  ordularının  üssü olarak kullanıldı.Tarihçiler tarafından kişiliği ve projeleri tartışılan Aleksander, doğu ve batı uluslarını kaynaştırarak oluşturacağı ‘’dünya devletini’’kurma projesini göremeden MÖ 323 yılında genç yaşında Babil’de öldü.

                                              

Üstte:Roma dönemine ait imparator heykeli,Aphrodisias Müzesi 

ROMA DÖNEMİ
         Bergama Kralı II.Attolos’un vasiyeti ,Romalılar’ın Küçük Asya’yı tümüyle elde etmeleri için bir başlangıç olmuştur.’’Böl ve yönet’’ politikasını iyi bilen Roma,çok daha önceleri, MÖ.189’da Konsül Manlius Vulso’yu  Bergama Kralı II.Eumenes’in hamisi olarak kardeşleriyle beraber Galatia seferine çıkartmıştı.Konsül,Büyük Menderes ve Çine vadileri boyunca ilerleyerek Arpaz,Alabanda,Karıncalı yaylaları ve Karacasu’ya kadar uzandı;daha sonra Seleukhos  egemenliğindeki bu toprakları,kendi mülküymüş gibi Bergama’ya sundu.II.Attolos’tan sonra da tamamen el koydu.
      Zamanla Anadolu Krallarını savaş,baskıveya anlaşma ile kendine bağımlı hale getiren Roma yayılmacılığına karşı en güçlü direniş,Pontus Kralı 6.Mithridates Eupatoria’dan geldi. MÖ. 84-63 yılları arasında sürüp giden kanlı savaşlar sonucu,Anadolu’nun büyük bir bölümüne egemen olan , Yunanistan’ı istila eden ve Roma’ya yürümeye kalkışan bu güçlü kral, bir süre İonya’yı, Tralles kentini ve yöresini ele geçirdiyse de bu uzun süreli olmadı.Ancak,kentler büyük sarsıntılar geçirdiler.



Üstte:Roma dönemine ait imparator hekeli,Aphrodisias Müzesi    
 Pompelus ve J.Caesar’la  birlikte Anadolu’da Roma egemenliği perçinlendi. MÖ.27 yıllarına gelindiğinde savaşlar bitmiş,Augustos,Trayan ve Hadrianus gibi imarcı imparatorlar Küçük Asya’yı bayındır hale getirmişlerdi.MS 1.ve 2. yüzyıllarda Karya, İonya ve Menderes havzaları ,imparatorluğun güçlü koruması altında ekonomik,ticari ve kültürel alanlarda büyük bir gelişme içine girdiler.Romalılar’ın yerel kültürü benimsemeleri, kaynakları,yolları ve ticareti geliştirmeleriyle : yöredeki antik kentler , özellikle Efes,Milet,Tralles ve Aphrodisias kalkındı,büyük boyutlu anıtsal yapılarla donatıldı.          
                   Aydın ilimizin tarih öncesi buluntuları;Anneliese Peschlow-Bindokat'ın arştırmaları sonucu Latmos(Beşparmak) dağlarında ilk kez 1994 yılında 2,daha sonrada Söğütözü,Balıkkaya,Göktepe,Kavaklıdere mağaraları ile Balıktaş kovuğunda 25 kaya resmi tespit edilmiştir.A.Peschlow,araştırmalarının henüz başında olmakla birlikte;1997 yılı buluntuları ile Latmos'un,Batı Anadolu tarih öncesi kaya resmi sanatında bir merkez olduğunu belirtmektedir.
  
  Eski Yunanlılar,kendilerinden önce Ege Bölgesi'nde ''Kar'',''Leleg'' ve ''Pelasg''adlarını taşıyan kavimlerin yaşamış olduklarından söz eder.Homeros destanlarında bu kavimlerin Yunanca'dan başka bir dil konuştuklarını açıkça ifade etmiştir.MÖ. 2000 ortalarından itibaren Milet'te Myken kolonisi olduğu bilinmektedir.
        Hitit başkenti Hattuşaş'ta (Boğazkale) bulunan,Kral II.Murşil ve IV.Tuthalia zamanlarına ait (MÖ.14.yy) tabletlerde,Ege kıyılarında yaşayan topluluklar ve buradaki coğrafi yerler hakkında bazı kayıtlar bulunmaktaysa da,bunlar çeşitli askeri seferlere ilişkin ve açık,kesin olmayan bilgilerden ibarettir.Merkezleri Orta Anadolu olan Hititler,çeşitli nedenlerle işgal ettikleri ülkeleri,kalıcı hükümlere bağlamadan geri dönmekteydiler.Bu nedenle Hitit birliği ''gevşek federasyon'' olarak da tanımlanır.
         Yöremizde ilk ve önlemli toplumsal olaylar, MÖ 14. ve 12.yüzyıllarında Dorlar'ın Yunanistan'ı istilasıyla başladı.Giderek yoğunlaşan bu baskı sonucu Batı Anadolu kıyılarına Akalar, İonlar,Aioller, Trakya üzerinden Frigler, İç Batı Anadolu'ya kaynaşma halinde göç ettiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNCİR PASI

İncirde Olası Hastalıklar